1 Kasım 2010 Pazartesi

Her gün soframıza gelen bir güzel: Maydanoz

Uzunca bir aradan sonra sevgili ekibimizi daha fazla bekletmeden, yine son kitabım Mutfaktaki Yaban'dan (YKY, 2008) bir bölüm aktarmak istedim. Bugün maydanozla haşır neşir olmaya ne dersiniz? Maydanoz için yazdığım öykü var önce, sonra da ona dair çeşitli kaynaklardan derlediğim ve dağarcığımdan çıkan bilgiler. İyi okumalar...

Türkçe adı: Maydanoz
Latince adı: Petroselinum crispum (Mill.) A.J. Hill
*
Nereden mi geldim buraya? Kemaliye’den. Eğin derdik eskiden. Orda doğdum ben. Babacığım irençberdi. Anam bizim bahçeyi beller, babamsa ağanın bostanına bakardı. Domatesimiz patlıcanımız hep bahçeden. Maydanoz doğranacaksa salataya, bi koşu çıkar bahçeye, köşeden bi demet maydanoz toplar, naneleri elimle şöyle bir eller öyle dönerdim eve. Anamın yemekleri mi? Pek güzel olurdu. Olmaz mı. Çorbaysa çorba, tatlıysa tatlı. Hepsini güzel ederdi anam. Babam iyi adamdı. Sesi çıkmazdı pek. Yemekten sonra bahçeye çıkar, anamın yeni suladığı taşların serinliğini içine çeker, sedire uzanır göğü seyrederdi. Kimileyin su görmemiş toprak gibi çatlamış elleriyle sardığı sigarayı tüttürür, bi de türkü çığırırdı. O türkü söylerken, ses çıkarmadan dinlerdim. Gurbet elleri anlatırdı türküsü. Uzakları. Hiç görmediğim memleketleri. Dağları, başı karlı, başı dumanlı dağları, elâ gözlü bir tazeyi, bağbozumundan kalan üzümleri, gidip de dönmeyen adamları anlatırdı bu türkü. Öyle çok dinledim ki içime işledi sanki. O elâ gözlü kızı aramak için mi kaçtım evden, hâlâ düşünüp dururum.
*
Familyasıyla aynı adı taşıyan şanslı bitkilerden biriyim ben. Hani mutfaklarınızdan, sofralarınızdan eksik etmediğiniz, güzelim tadıyla, ipeksi görünüşüyle sevginizden mahrum etmediğiniz maydanoz. Maydanozgillerin isim anası. Yapraklarım parlak yeşil, çiçeklerim sarımsı-yeşilimsi renktedir. Tek yıllık bir bitkiyim ve Avrupa’da da, Batı Asya’da da çokça ekilir, çokça tüketilirim. Çoğunlukla yapraklarım kullanılır, bazen de tohumlarım. İngilizler “parsley” derken Çinliler “heung choi” diyor bana. Çoğu batı dilinde birbirine benzer adlarım var; Danimarkaca’da “persille”, Hollandaca’da “peterselie”, Fransızca’da “persil”, Almanca’da “petersilie”. Türkçe’ye en yakın ad Yunanca’dan tahmin edersiniz ki. “Maintanos” diyorlar komşuda bana. Portekizliler “salsa” derken Ruslar da “petrushka” olarak tanıyorlar. İngilizce’de kullanılan “parsley” sözcüğü aslında Dioscorides tarafından tanımlanan “petroselinum”dan türetilmiş. Ortaçağ’da sözcük “petrocilium”a dönüşmüş, sonra “petersylinge”, “persele” ve “persley” olarak söylenmiş ve ardından bugünkü adını almış. Yunanca’da “petros” taş anlamına geliyormuş, bu da doğal yaşam alanımın kayalık alanlarda olduğunu gösteriyormuş. “Selinon” ise tarihteki adım. Anavatanımın Türkiye, Cezayir ve Lübnan’ı da içine alan Doğu Akdeniz bölgesi olduğu söyleniyor. Eski Yunan’da mezarların yakınlarına ekildiğim için ölümle pençeleşen kimseler için “maydanoza ihtiyacı var” deyimi kullanılırmış. Bu yüzden olmalı, Yunanistan’da uzun bir dönem ölümle özdeşleştirilmiş, cenazelerde kullanılmış, mezarları süslemişim. Ben ki içerdiğim vitamin ve minerallerle size ölümsüzlüğün kapılarını açtığıma inanırım. Ölümle bunca ilintili olmam adımın şeytanla anılmasına neden olmuş. Hatta denirmiş ki bakireler bekaretlerini kaybetmek istemiyorlarsa maydanoz dikmemelidir. Bu korku insaları beni “Kutsal Cuma” günü ekmeye zorlamış. Bu görevi sadece ve sadece evin en büyük erkeği üstlenirmiş. (1) Ne olur ne olmaz, şeytana karşı her tür önlem alınmalı! Bir Fransız rahibenin, “şeytana dikkat edin, bir maydanoz sapında saklanabilir,” demesi de bundan olmalı. Yavaş çimlendiğim için toprağın üzerine çıkana kadar cehenneme bir kaç kere gidip geldiğime inanıyorlar. İlginçtir, Lazlar da maydanoz yemeyenlerin cadı olduğuna inanıyor. (2) Anlayacağınız her kültürde bana dair hikâyeler, inançlar var. Ne diyeyim.

(1) K. V. Peter, Handbook of Herbs and Spices, Woodhead Publishing, UK, 2004, sf 230
(2) Kaynak Kişi: Paluri Arzu Kal

8 yorum:

beste dedi ki...

gercekten uzun zamanda cimleniyor hatta umutlar tukenmeye baslamisken bak o arada neler yapiyormus:) Pirelenmis bir evde su aralar suyunu vucudumuza surerek pireleri uzaklastirmak icin kullaniyoruz, birde pireleri direk cehenneme yollasa cok iyi olacakti gerci ya!

Berceste dedi ki...

Hakikaten de bilmedigim pek cok sey varmis maydanoz ile ilgili Tijen, eline saglik! Tam Tijen tadinda, keyifli bir yazi olmus. Tesekkurler...

Meyvelitepe dedi ki...

Maydanoz nere, cehennem nere, şu insanlar da en az bitkiler kadar ilginç:)

Teşekkürler, ellerinize sağlık.

hindiba dedi ki...

Her hali, her adi güzel :) Benim de yazida anlatilana benzer maydonoz toplama anilarim var. Saksida yetistirmeyi ise hic beceremedim. Gercekten tanidigim en inatci tohumlardan...

Pinar dedi ki...

Ellerine saglik Tijen, cok guzel bir yazi olmus. Maydanoz permakulturun dedesi Bill Mollison'in da favori bitkilerinden. Her bir yere saciyor, "bir bahcede cok fazla maydanoz var diyemezsiniz, yediginiz sofranizda, yemediginiz topraga geri malc" diyor.

Evren, Yuksel teyze derin bir saksiya (kokleri oldukca derine gidiyor maydanozun) dolduruyor keci gubresini, sonra da ekiyor maydanoz tohumlarini. Koyuyor gunesin alnina. Hic eksik etmiyor evinin bahce duvarindan maydanozu. Bir kez daha dene bakalim. Bulabilir misin keci gubresini oralarda?

hindiba dedi ki...

Pinar, galiba bulamam ama bu derin saksi meselesini bir denerim, sagol...

narcicegirengi dedi ki...

Tijencim harika bir yazi. Cok keyifle okudum. Maydanozu cok severim ama hakkinda bilmedigimiz ne cok sey varmis. Yuregine, kalemine saglik. Sevgi ve muhabbetlerimle

Tijen dedi ki...

Kızlar,
Sitemizi bizden başka kimse okumuyor galiba diye düşünürken Sevde'nin yorumunu gördüm.
*
Sağolasın Sevde,
Çevremizde olan bir sürü mucize var ve biz onların özelliklerinin çok azını biliyoruz. Ne kadar çok şey öğrensek onları o kadar daha çok severiz gibi geliyor.